SpOrLaRıMIz

 

SPOR

İnsan vücudu, doğuştan gelen özellikleri itibariyle sürekli hareket etmek ihtiyacındadır. Diğer tüm canlılarda olduğu gibi insanlar, çetin doğa koşullarıyla mücadele edecek, kendini savunabilecek, en güç durumlarda dahi, ihtiyaçlarını sağlayabilecek yapıdadır. İçinde bulunduğumuz yüzyıla gelinceye kadar, bu yapının gereği olarak insanlar sürekli hareket halinde, pek çok işini yerine getirebilmek için kas gücünü kullanmışlardır.

Asırlar öncesinde ilkel insanların sağlık açısından günümüzdekine benzer problemleri yoktu. Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak toplumlarda endüstrileşme ve mekanikleşmenin olumlu ve olumsuz yönlerini görmemiz mümkündür. Özellikle 20. asırdaki gelişmeler (televizyon, nükleer enerji kaynakları, petrol, bilgisayar kullanımı vs.) yaşam tempomuzu değiştirmiş ve bu teknolojik ilerlemelerden dolayı bedeni faaliyetlerimiz azalmış, zihinsel çalışmalarımız fazlalaşmıştır. Geniş kitleler, gün boyu oturarak çalışmakta, geri kalan zamanda ise saatlerce televizyon seyretmekte ve bu arada sürekli bir şeyler yeme alışkanlığı kazanmaktadır. Çok kısa mesafelere dahi yürüyerek ya da bisikletle gitme alışkanlığının yerini son derece rahat ve konforlu arabalar almış, TV seyrederken düğmesini açıp kapama zahmetine dahi katlanmamak için uzaktan kontrol cihazları hizmete sunulmuştur.

Bu durumun ve içinde bulunduğumuz koşulların kaçınılmaz sonucu olarak, hareket azlığına bağlı sağlık sorunları belirmeye başlamış ve hareketsizlik, insanı tehdit eden, yaşamını riske sokan bir etken durumuna gelmiştir. Bu riskin ne kadar büyük ve hareketsizliğin ne denli sakıncalı olduğunun en çarpıcı örneğini uzun süre yatağa bağlı kalmak zorunda kalan hastalarda görmek mümkündür. Daha ilk günlerden itibaren, bu kişilerin hemen tüm sistemlerinde gerilemeler olmakta, bedensel çöküntüyü kısa sürede ruhsal çöküntü devresi izlemektedir.

Bütün bu olumsuz koşullardan kurtulmak, organizmayı zinde ve sağlık kılmak için spor yapma gereksinimi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

İnsanın bireysel, toplumsal, bedensel ve tinsel gereksinimleri vardır. Spor da gereksinim eylemleri içindedir. Spor insanın doğal yanıdır.

Spor evrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır. Dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir, diyebileceğimiz gibi çağımız sporunu; fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da olumlu yönde etkilemek, sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz.

   Spor sözlük anlamı olarak lâtince DİSPORTARE ve DESPORT biçiminde "dağıtmak, bir birinden ayırmak" anlamına gelen sözcüklerden 17 yüzyıldan sonra günümüze gelinceye kadar ilk hecesi aşınarak "SPORT" biçimine dönüştüğü araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir.

Sporun sözlük tanımı: Yenme ve muktedir olma gibi insanın şuuraltı arzularının tatminini amaç edinen, belirli kurallar çerçevesinde  yapılan, rekabete dayalı, sosyalleştirici, bütünleştirici, fiziki, zihni ve ruhi faaliyetler bütünüdür.
                    

Sporun ansiklopedik tanımından ayrı olarak günümüzdeki tanımı “kişinin sağlık durumunu devam ettiren hareketler” şeklinde ifade edilmektedir.

Spor insanın yaşama biçimini tamamlayan, etkileyen, yön veren bir yaşama biçimidir. Spor yaşamın tümü değildir. Zevkle istenerek yapılan, kendine özgü kurallar ve kurumları olan, genellikle yarışma biçiminde ortaya çıkan sistemli fiziksel hareketler bütünü olan spor, insanların zihinsel ve bedensel gelişmelerine hizmet ettiği gibi, çalışma yaşamında verimin artmasında da katkıda bulunmaktadır.

Fertlerin yaşantı kalitelerinin artırılması, toplum içi ve toplumlar arası ilişkilerde uzlaşmanın sağlanması ve topyekün millet unsurunun geliştirilmesi yönünde “spor’un” çok önemli ve inkar edilemez yararları vardır. Günümüzde bu konu ile ilgili yeni anlayış ve uygulamaların ortaya konulması ya da böylesi bir anlama atmosferinin gerçekleştirilmesi ülke ve toplumların gelişmişlik seviyesinin bir göstergesi olarak algılanmakta hatta bu özellikleri ile “spor” çağımızın asla vazgeçilemeyecek etkinlikleri arasında sayılmaktadır.

Tüm dünyada sporun, yaşam kalitesi, sağlığın korunması ve geliştirilmesi açısından değeri kabul edilen bir gerçektir. Birçok ülkede 1960’lı yıllardan bu yana spora katılımı teşvik etmek için yoğun bir çalışma sürdürülmektedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk :  “Spor, yalnız beden yeteneğinin bir üstünlüğü sayılamaz. Anlayış ve zeka, ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı geri olan kuvvetliler; zeka ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. ” demiştir.
Türkiye'nin ilk spor teşkilatı olan "Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı" 1922'de İstanbul'da kurulmuştur. Atatürk'ün direktifleriyle hazırlanan ve bugün de Türk Spor Örgütü'nün temelini oluşturan 3530 sayılı "Beden Terbiyesi Kanunu" 29 Haziran 1938 günü kabul edilmiştir. Spor işlerinin ilk kez bakanlık düzeyinde ele alınması (3 Kasım 1969) Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın kurulmasıyla gerçekleşti. 6 Şubat 1970 tarih, 3/707 sayılı Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle adı geçen Bakanlık kapsamına alındı. Böylece Türk sporunda yeni bir sayfa açıldı. İsmet Sezgin de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Gençlik ve Spor Bakanı oldu.

Ülkemizde, 7 Kasım 1982 tarihli Anayasa'da spora yer verildi. Böylece ülkemizde ilk kez spor ve sporcu Anayasa'nın teminatı altına alındı.1982 Anayasasının 59. Maddesinde ”Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır. Sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder” denmektedir.

Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nce yönetilen Türk sporu 14.12.1983 tarihinde de 179 sayılı kanun hükmünde kararnameyle Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde yer aldı. 1986 yılında 3289 sayılı yasayla BTGM olan adı, Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi. 1989 yılında Başbakanlık Devlet Bakanlığı'na bağlanması nedeniyle adı "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü" oldu.

Ülkemizde spor, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü" tarafından 81 ilde:  Vatandaşın ve okul dışı gençlerin fizik, moral güç ve yeteneklerini sağlayan beden eğitimi, oyun, cimnastik ve Spor faaliyetlerini sevk ve idare etmek; gençliğin boş zamanının değerlendirilmesine ilişkin hizmetleri yürütmek, bilgi ve beceri kursları düzenlemek, gençlerin kötü alışkanlıklardan korunması için gerekli tedbirleri almak, Spor federasyonlarının kurulması ve spor dallarını belirlemek için gerekli usul ve esasları tayin ve tespit etmek gibi görevleri yerine getirmektedir.

EGZERSİZLERİNİZİ DÜZENLİ YAPIN

            Yapılan araştırmalara göre düzenli spor yapmanın kişilerin fizyolojik, motorik, psikolojik ve sosyolojik yararları vardır.

            Hangi yaşta olursanız olun, aşırı hırsa kapılmadıkça spor yaparken bir sorun çıkmaz, fakat kendinizi ne ölçüde zorlayabileceğinizi bilmekte önemlidir. Bu konuda bir çok bilimsel çalışma yapılmış olup, aşağıda sunacağımız önerileri dikkate almanızda yarar vardır:

  1. Egzersizlerinizi haftada 3-5 kez yapmalısınız.

Üçten az yapmayın! Çünkü daha az aktif olursunuz ve dolayısıyla kondisyonunuzu artıramazsınız.
Beşten fazla yapmayınız! Çünkü vücudunuzun dinlenmeye ve tekrar toparlanmaya ihtiyacı vardır.

  1. Yeni başlayan ve sağlıklı insanlar için bir egzersiz süresi 20-60 dakika olmalıdır
  1. Eğer sağlıklı bir bireyseniz ve egzersiz yapıyorsanız, yaptığınız egzersiz maksimum kalp atım sayınızın%60 ile %80 arasında olmalıdır. Bunun için:
  2. Önce gerçek yaşınızı 220 sayısından çıkarın,
  3. Çıkan sayıyı 0.8 ile çarparak yüzde seksenini hesaplayın
  4. Aynı sayıyı bu defa 0.6 ile çarparak yüzde altmışını bulun.

Bulduğunuz yüzde seksen sayı, egzersizler sırasında kalp atımlarını çıkarabileceğiniz üst sınır olmalıdır.
Yüzde altmış seviye ise, antrenman sırasında kalp atımlarının alt sınırıdır.

EGZERSİZE BAŞLAMADAN ÖNCE İZLEYECEĞİNİZ YOL

    1. Ciddi sağlık kontrollerinden geçiniz!

- Hipertansiyon
- Hiperlipidemi
- Sigara
- EKG Anomallikleri
- Kalıtımsal özellikler
- Geçirdiğiniz hastalıklar
- Sedanter hayat
- Stresli meslek
- Şeker hastalığı
- Şişmanlık
- Yaşlılık

      Yukarıda sağdığımız faktörlerin ciddiyetine göre spora hemen başlayıp başlayamayacağınıza doktorunuz  karar verebilir. Bazı faktörler ikinci derecede risk faktörü olarak da ele alınabilir. Bu durumda kontrollü, yavaş ve seviyeli olarak egzersize başlayabilirsiniz.

ÖNEMLİ
      35 yaşın üzerindeyseniz bir sağlık problemine sahip olabilirsiniz veya uzun süre egzersiz yapmayı isterseniz, bir egzersiz programına başlamadan önce muhakkak bir doktora görünmeniz gerekir.

      Egzersiz yaparken mide bulantısı, titreme, nefes almakta güçlük çekme veya göğüste ağrılar hissettiğiniz taktirde HEMEN EGZERSİZİ BIRAKIN ve uzman doktora görünmeden ve onun tavsiyesi olmadan egzersizlere başlamayın.

    1. Motorik ve antropometrik testler yaptırınız

Egzersize başlamadan önce zayıf motorik özelliklerin tespit edilmesi, gelecekteki gelişme seyrinin belirlenmesi açısından önemlidir.Bu tesetler:

  1. Kas kuvvetiniz
  2. Esnekliğiniz
  3. Akciğer kapasiteniz
  4. Aerobik kapasiteniz
  5. Anaerobik kapasiteniz
  6. Vüğcut yağ oranınız
  7. İskelet ve kas simetriğiniz

Böylece zayıf olan özelliklerinizi tespit edip çalışmalara bu yönde ağırlık verebilirsiniz 

SPORUN FAYDALARI

  1. SPORUN SAĞLIK AÇISINDAN YARARLARI:

Sağlık için egzersiz yapmanın temel amacı; hareketsiz bir yaşantının neden olduğu organik ve fiziki bozuklukları önlemek veya yavaşlatmak beden sağlığının temeli olan fizyolojik kapasitesini yükseltmek, fiziksel uygunluğu ve sağlığı uzun yıllar muhafaza etmektir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre düzenli spor yapmanın kişilerin fizyolojik, motorik, psikolojik ve sosyal yararları bulunmaktadır.

1-Kalp krizi riskinde azalma, kalp krizi geçirmiş kişilerin tekrardan geçirme riskinde azalma,

Schlicht (1994), kroner kalp hastalığının (kalp enfarktüsü, göğüs ağrısı, kalp krizi, kalp yetmezliği) Londralı otobüs sürücüleri ile biletçilerindeki yaygınlığını karşılaştırdığı çalışmada, sürekli oturmak zorunda kalan otobüs sürücülerinin gün boyu bilet kontrolü yapmak için yürümek zorunda oaln biletçilere göre 1,5 kat daha fazla kroner kalp hastalığına yakalanma riskine sahip olduğunu ortaya koymuştur.

Kin ve arkadaşlarının (1996), 8 haftalık aerobik step dansın Üniversiteli Bayanların fiziksel uygunluğuna etkisini karşılaştırdıkları çalışmada, spor yapan bayanların yapmayanlara göre kardiyovasküler dayanıklılıklarının daha iyi olduğu bulunmuştur.

Carrol ve arkadaşlarının (1999), fiziksel aktivitenin iskemik kalp hastalığına etkisi üzerine yaptıkları çalışmada; düzenli spor yapmanın iskemik kalp hastalığı riskini anlamlı düzeyde azalttığını belirtmektedir.

2-Lipid kollestrol ve kötü kollestrol grubundan sayılan trigliserid oranını düşürür, böylece damar sertliği gelişimini engeller

Kostka ve arkadaşlarının(1999), Fiziksel aktivite ile yaşlılığa bağlı yağ ve lipoproteinin arasındaki ilişkiyi incelemişler, düzenli yapılan dayanıklılık egzersizlerinin plazma HDL kollestrolünü yükselttiği ve total kollestrolü azalttığı bulunmuştur.

3-Çok sıkı bir diyet uygulamadan fazla kilodan kurtulma, yağsız vücut kitlesinde artış sağlar.

Kao ve arkadaşlarının (1999) yaptığı çalışmada düzenli hafif ve orta düzeyde yapılan egzersizlerin  optimal vücut ağırlığının sağlanmasında yararlı olduğunu belirtmiştir.

Grundy ve arkadaşlarının (1999) yaptığı çalışma sonucunda düzenli spor  yapmanın kilo alımını engellediğini ortaya koymuştur.

Elmacı ve arkadaşları (1993), yaptıkları araştırmada 8 haftalık bir egzersiz programı sonunda deney grubunda anlamlı düzeyde kilo kaybı gözlemişlerdir.

Turançlar ve arkadaşları (1997), Antrene sporcularda ve sedanterlerde ölçülen skinfold parametrelerini karşılaştırdıkları çalışmada, sporcuların deri altı yağ kalınlıklarının sedanterlere göre daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır.

Şanlıer  (1995), yaptığı çalışmada, düzenli olarak yapılan fiziksel faaliyetlerin özellikle kadınlarda ileri yaşlarda oluşabilecek halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozdan korumasında önemli olduğunu çünkü gençlik döneminde yapılan fiziksel aktivitenin kemik kütlesini artırdığını belirtmiştir. Hafif düzeydeki aktivite östrojen düzeyini artırır. Çok ağır fiziksel aktivite ise östrojen eksikliği dolayısıyla kemik kaybına yol açabilmektedir.Bu nedenle haftada üç kez 30 dakika yürüyüş yapmanın bile beslenme yanında kemik sağlığı üzerinde olumlu etkisi olduğunu vurgulamaktadır.

4-Maksimal oksijen tüketiminde azalma;

Turan ve arkadaşları(1192) yaptığı çalışmada, 8 haftalık submaksimal antrenman sonucunda, submaksimal antrenmanın maksimal oksijen kullanım yüzdesini düşürdüğünü tespit etmiştir.

5-Hiper tansiyon (yüksek Tansiyon) riskinde azalma.

6-McMahon (1990), yaptığı çalışma sonucunda sporun anksiyete ve depresyon durumlarında bir tedavi aracı olarak kullanılabileceğini, hatta ilaç gereksinimini önemli ölçüde azalttığını bildirmiştir.

7- Kanser risklerinde (kolon, prostat , göğüs gb.)azalma,

            Dr. Michelle Holmes’in yaptığı araştırma sonuçlarına göre haftada 3 ile 5 gün arasında yürüyüş yapan bayanların kanser sonrası çok sağlıklı bir şekilde yaşam sürdürdüklerini belirtmektedir. Bu egzersizlerin vücutta yağ oranı ve meme kanseri riskini artırdığı bilinen ostrojen hormonunun azalmasına bağlıyor.

8-Eklem elastikiyetini artırır.(Bu da spor da sakatlanma riskini azaltır)

Zorba ve arkadaşlarının (2000), sedanter bayanlarla yapılan step antrenmanları sonucunda esneklik değerlerinde artış sağlandığını tespit etmişlerdir.

Kin ve arkadaşlarının (1996), 8 haftalık aerobik step dansın Üniversiteli Bayanların fiziksel uygunluğuna etkisini karşılaştırdıkları çalışmada, spor yapan bayanların yapmayanlara göre esneklik değerlerinin daha iyi olduğu bulunmuştur.

9-Bayanlarda hamilelikten kaynaklanan (sırt ve bel ağrıları gb.) rahatsızlıklarda azalma,
10-Sebebi bilinmeyen veya stresten kaynaklanan baş ağrılarında azalma veya giderilmesinde yardımcı olma,
11-Dinlenik kalp atım sayısında azalma,
12-Osteoaristan dolayı oluşan eklem dejenerasyonunda azalma,
13-Bel ve sırttaki kaslardan kaynaklanan ağrılarda azalma,
14-Yağlanma riskinde azalma,
15-Solunum kasları güçlenirken, istirahat solunumunda azalma,
16-Yaşlanmayı geciktirir,
17-Kandaki kollestrol seviyesinde azalma,
18-Genel sağlık artışı,
19-Düzenli ve sağlıklı uyumaya yardımcı olur,
20-Solunum veya muhtelif enfeksiyonlara karşı vücudun direncini artırır,
21-Diyabet hastalığının riskinde azalma, hastalık var ise de kan şekerinin kontrol altına al2nmasını sağlar.
22-Vücut yağ kaybını fazlalaştırarak, kas kütlesinin dayanıklılığında ve kuvvetinde artış sağlar.
23-5akatlanmalara karşı direncin artmasını sağlar.
24-Cinsel istek ve performansın artmasını sağlar.
25-Vücut postürünün düzgünleşmesini sağlar.
26-Metabolizmanın daha düzenli çalışmasını, kan plazma hacminin artmasına yardımcı olur.
27-HDL lipoproteinlerin yükselmesini sağlar.
28-Kas tonusunun iyileşmesi sayesinde; sportif aktivite kalça, dizler ve özellikle omurga düzeyindeki ağrıların önlenmesine olanak sağlar.
29-Selülite karşı etkili mücadele yöntemidir.
30-Vücudun direnci yorgunluğa ve fazla enerji gerektiren işlere karşı artar
31-kas formunu ve kas kuvvetini artırır, tendon ve bağları güçlendirir
32-kemik mineral yoğunluğunu artırır

  1. SPORUN PSİKOLOJİK VE SOSYOLOJİK YARARLARI

1-İş verimini artırır,
            Doğan ve Moralı (1999)ve Aşçı ve arkadaşlarının(1993), yapmış oldukları çalışmada düzenli spor yapmanın iş ve yaşam doyum düzeyini artırdığını ortaya koymuşlardır.
2-Hastalık yüzünden çalışılamayan iş günü sayısını azaltır.
3-Bireylerin kendilerini daha enerjik hissetmelerini ve tembellikten uzaklaşmalarını sağlar.
4- Sağlam, canlı hareketli ve egzersiz yapmaya istekli olmayı sağlar.
5- Öz saygıyı geliştirir.
6-Organizmayı beden ve ruhsal streslerin yıpratıcı etkisinden korur.
7-Hayata daha mutlu bakamaya yardımcı olur.
8-Asabi ve hiperaktif yapıyı sakinleştirir.
9-Bireylerin kendine güvenini artırır.
Saracoğlu (2000), Yaptığı çalışmada spor yapan öğrencilerin benlik kavramlarının spor yapmayanlara göre daha olumlu olduğunu göstermiştir.

10-İnsanlarla çabuk arkadaşlık kurmaya ve paylaşma, yardımlaşma duygularını geliştirmeye yardımcı olur.
11-Gurup düşüncesi, bireyler arasında ilişkiler, karşılıklı olarak saygı kavramı gelişir.
12-Yüksek bir emosyonel denge ve pozitif görüş açısı oluşur.
13- Sporun önemli bir sosyalleşme aracıdır.Bireylerin  topluma uyumu sağlamasına ve kişilerarası ilişkilerini düzeltmesine yardımcı olur.
14-Spor yapmak ruhsal açıdan faydalıdır ve spor bireylerde genel bir ruhsal iyilik hali yaratır

HAREKETSİZLİĞİN İNSAN ORGANİZMASI ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ

VÜCUT KOMPOZİSYONU

  1. Şişmanlık, vücut yağlarının artması,

Hareketsizlik sonucu obesity (ŞİŞMANLIK) oluşur.Alınan besinlerden sağlanan enerji harcanamadığı zaman deri altında yağ birikir.

  1. Kas kütlesinin azalması
  2. Fiziksel görünüşün bozulması
  3. Kas iskelet problemleri
  4. Artan kemik erimesi
  5. Bel ve sırt ağrıları.
  6. Eklemlerin fleksibilite (esneklik) azalır.

DOLAŞIM SOLUNUM VE KALPTE OLUŞAN SORUNLAR

  1. Hiper tansiyon
  2. LDL ve kollestrolün artması
  3. Çabuk yorulma
  4. Arter duvarlarının yağlanması ve tıkanması
  5. Kalp kasının zayıflaması
  6. Kalp kasında sertleşme ve verimsizlik
  7. Akciğer kapasitesinde azalma
  8. Akciğer kaslarında zayıflama
  9. Dayanıklılığın azalması

ŞEKER HASTALIĞI

  1. Karbonhidrat emilimindeki problemler

DİĞER BOZUKLUKLAR

  1. Psiko-sosyal dengesizlik
  2. Sinir sisteminde gerginlik
  3. Stres
  4. Sindirim sistemi bozukluları
  5. Uyku düzensizlikleri
  6. Bağışıklık sisteminin zayıflaması
  7. Şeker hastalığı
  8. CHO emiliminde problem

BİLİNÇSİZ SPOR YAPMANIN NEDEN OLDUĞU OLUMSUZLUKLAR

Egzersiz doğru yapılığı ve gerekli tedbirler alındığında sağlık açısından pek çok yararları vardır. Şüphesiz bir çok sportif müsabakada üstün sporcularında kalp krizi nedeniyle öldüğü bir gerçektir.Ancak bu sizi korkutmasın çünkü bu tür ölümlerin hemen hepsinde bilinçsizce ve sağlığa zara verecek yapıda spor anlayışı vardır.

                  1984 yılında Amerikada büyük isim yapmış ve yaşam boyu sporun yaygınlaşmasına katkıda bulunmuş Jim Fixx 52 yaşında koşu esnasında kalp krizi geçirerek ölmüştür.Üstelik haftada 5-6 gün spor yapmasına rağmen, Özmeriç H. Jim Fixx’in ölüm sebebini şöyle açıklamaktadır;

  1. Jim Fixx spora uzun süre ara verdikten sonra 40 yaşından itibaren 12 boyunca haftada 6 gün 16 km.’den fazla koşmaktaydı.Kalp krizi geçirmeden önce 20 km. ve 8 km. yarışlarına katılmış ardından çok çekişmeli tenis maçı yapmşıtır.
  1. Babası 43 yaşında iken kalp krizinden ölmesi nedeniyle kalp krizi geçirme riski yüksek kişilerden biriydi.
  1. Beslenmesine çok dikkat etmediği ve otopsi sonucunda kalbe giden damarlardan üçünde %99, %85 ve %75’lik tıkanma tespit edilmiş.
  1. Çok stresli bir iş hayatı vardı.
  1. Çok kısa sürede 30 kilo almış ve bu kilosunu kısa sürede vermişti.
  1. 40 yaşına kadar günde 2 paket sigara içiyordu.
  1. Düzensiz bir hayat tarzı vardı.
  1. Hiç doktor kontrolünden geçmemişti.(Özellikle 35 yaşından sonra en az 2 yılda bir doktor kontrolünden geçilmelidir.)

                  Ölümüne sebep olan son koşuda 6500-7000 km koştuktan sonra aniden durmuştu.(Bilinen bir gerçek vardır ki koşu anında kalp atıınının maksimale ulaştığında ani olarak egzersizi bitirmek insan sağlığı açısından tehlikeler oluşturabilir.

                  Bu özelliklere sahip bir kişinin kalp damar sistemini bu kadar zorlaması ölüme davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.

Bilinçsizce yapılan sportif aktiviteleri sonucunda görülen olumsuzluklar;

1-Aşırı yüklenme tüm sistemleri felce uğratır.

2-Aşırı yüklenme laktik asit ve yüksek düzeyde karbondioksitle birlikte;  
   *yüksek solunum,
   *genel rahatsızlık,
   *stress duygusu yaratır.

3-Yaşa uygun yapılmayan spor aktiviteleri, spor sakatlanmalarına ve önemli sağlık sorunlarına neden olur.

4- Ağır ve alışılmadık düzeyde fiziksel aktivite sonrası günler boyu devam eden kas ağrıları (hamlık) görülür. Kendiliğinden geçer, spora ara vermeyi gerektirmez.

5- Yetersiz antrenman ve ısınma,daha önce geçirilmiş yaralanmanın yetersiz rehabilitasyon, aşırı antrenman, yorgunluk, enfeksiyon, esnekliğin az olması kas yırtılmasına neden olur.

   6- Aşırı egzersiz bayanlarda (amenore) adet kesilmesine neden olur.

   7- Yeni geçirilmiş bir enfarktüsten hemen sonra, ateşli bir enfeksiyon hastalığı sırasında, bel, boyun hastalığı olan ya da geçirilmiş bir ameliyat sonrası ağır egzersiz yapılmamalı aksi takdirde ciddi sağlık probleriyle karşı karşıya kalınabilir.

   8- Çocuklarda ani darbeler ve mikro travmalar sonucu büyüme plaklarında zedelenmeler ortaya çıkar. 

9- Egzersiz sonrası mutlaka su kaybı yerine konmalıdır. Aksi takdirde;
    *Kan volümünün azalmasına,
    *Rektal ısı artışına,
    *Nabzın hızlanmasına,
    *Bitkinlik,
    *Baş dönmesi
    *Kronik dehidrasyona neden olur.

10-Aşırı egzersiz bağışıklık sistemini baskılar ve enfeksiyon hastalıklarına karşı direnci azaltır.

GÜNLÜK YAŞANTINIZ İÇİN TAVSİYELER

  1. Bir apartmandan inip çıkarken mümkün olduğunca asansör yerine merdiveni kullanın.
  1. İş yerinde öğlen yemeklerini hafif geçiştirin, kola, cips ve diğer kalorisi yüksek şeylerden kaçının.
  1. Eğer mümkünse araba veya otobüs yerine bisikletle veya yürüyerek işe gidin.
  1. Öğle arası egzersiz yapma imkanınız yok ise yürüyün.
  1. Şayet araba ile işe gitmeniz gerekiyorsa sakin bir yerde veya parkın bir köşesinde arabayı durdurup germe hareketleri yapınız.
  1. Eğer otobüse biniyorsanız mümkün olduğunca daha ilerdeki durağa yürüyün ve otobüse oradan binmeye çalışın
 
 
AkSaRaY HaVaSı
 
AKSARAY AKSARAY
TüRkİyE TaNıTıMı
 
D:Documents and SettingsarifDesktop
ArKaDaSıNa tAvSiYe Et
 

http://KENDİ

gÜnÜn sÖzÜ
 
 
Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol